Entre Impérios
|
İmparatorluklar Arasında: İmparator II. Dom Pedro ve İmparatoriçe Teresa Cristina'nın 1876 İstanbul Yolculuğu[1] Roberto Khatlab - Kaslik Kutsal Ruh Üniversitesi Latin Amerika Çalışmaları ve Kültürleri Merkezi Direktörü Çeviri: Ege Gutay ve José Rafael Medeiros Coelho
Görsel 1. II. Dom Pedro ve İmparatoriçe Teresa Cristina. D. Thereza Christina Maria Koleksiyonu, Ulusal Kütüphane Vakfı, Brezilya Brezilya'nın ikinci ve son imparatoru olan Dom Pedro II de Alcântara[2] (1825-1891), Brezilya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki diplomatik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Rio de Janeiro'da doğan İmparator Dom Pedro I ve Avusturya İmparatoriçesi Maria Leopoldina'nın oğludur. 1843 yılında “Brezilyalıların Annesi” olarak bilinen Teresa Cristina de Bourbon-das Duas Sicilies ile evlenmiş, bu evlilikten dört çocuğu olmuştur. 1840'ta tahta çıkan Dom Pedro II, “Cömert” olarak tanınmaya başlamıştır. Hükümdarlığı, Brezilya’da İmparatorluk rejiminin sonunu getiren ve ailesinin Avrupa'da sürgüne gönderilmesine yol açan Cumhuriyet rejiminin 1889 yılındaki ilanına kadar sürmüştür. Trajik bir şekilde, Dona Teresa Cristina aynı yıl Lizbon'da, Dom Pedro II ise 1891'de Paris'te vefat etmiştir. Dom Pedro II, imparatorluk rolünün ötesinde, Osmanlıca, Arapça, İbranice, Yunanca, Farsça, Sanskritçe, Çince'nin yanı sıra İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Latince, İspanyolca, İtalyanca, Tupi-Guarani ve Portekizce dahil olmak üzere 14'ten fazla dili akıcı bir şekilde konuşan, entelektüel, hümanist, “oryantalist” ve çok dilli bir karakterdir. “Turizm ve bilimsel bilgi” odaklı üç gayri resmi yurtdışı seyahati gerçekleştirmiş ve bu seyahatleri genellikle kendi kaynaklarıyla finanse etmiştir.[3] İmparatoriçe Dona Teresa Cristina ve entelektüeller, işadamları ve çiftçilerden oluşan bir Brezilya delegasyonunun eşliğinde halkın ilgisini çeken keşiflere çıkarken, kızı Prenses Naip Isabel onun yokluğunda tahtı güvence altına almıştır. Seyahatleri arasında, 1871'de Mısır'a yaptığı ziyareti ve Mısır ve Sudan Hidivi İsmail Paşa ile görüşmesini içeren, Avrupa ve Kuzey Afrika gezisi de yer almaktadır. 1876'da ise, Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Osmanlı İmparatorluğu'nu kapsayan bir başka önemli geziye çıkmıştır. Seyahat programı, Sultan Abdülhamid ile görüştüğü İstanbul'un yanı sıra, Çanakkale, İzmir, Efes, Atina gibi önemli kentleri de içermiştir. 14 Kasım 1876'da Beyrut'ta yolculuğunu tamamlamadan önce Suriye, Lübnan Dağı ve Filistin'i de gezmiştir. II. Dom Pedro, tüm seyahatlerini titizlikle tuttuğu günlükler ve defterler aracılığıyla belgelemiştir; fakat ne yazık ki bunların bir kısmı 1889'daki sürgünü sırasında kaybolmuştur.[4]
Görsel 2. 1858 Dostluk, Ticaret ve Seyrüsefer Antlaşması, Brezilya Dış İlişkiler Bakanlığı Kütüphanesi – Itamaraty, Rio de Janeiro 1876'da Osmanlı İmparatorluğu'na yaptığı seyahatler, 1858 Dostluk, Ticaret ve Seyrüsefer Antlaşması ile başlayan ve gelişen diplomatik bağları yansıtan, büyüyen Osmanlı-Brezilya etkileşimlerinin daha geniş bir bağlamında gerçekleşmiştir. Osmanlı Sultanı I. Abdülmecid ve İmparator II. Dom Pedro tarafından imzalanan bu antlaşma sayesinde, iki imparatorluk arasında resmi olarak diplomatik ve kültürel ilişkiler kurulmuştur. Ticaret[5] ve göç[6] için yollar açarak Osmanlı pasaportu sahiplerinin Brezilya'ya kolaylıkla giriş yapabilmelerini sağlamıştır. Bu durum ticari müzakereleri kolaylaştırmış ve Osmanlı tebaasının Brezilya'ya gidişini teşvik ederek seyahatleri için zemin hazırlamış ve zengin kültürel alışverişleri teşvik etmiştir.[7] Her ne kadar 1912'de feshedilmiş olsa da, bu antlaşma her iki imparatorluğun dağılmasının ardından da devam eden diplomatik ilişkilere zemin hazırlamış ve kalıcı bağlar yaratmıştır.[8] II. Dom Pedro’nun günlükleri kayıp olsa da, Osmanlı İmparatorluğu'na yaptığı ziyaret Osmanlıca gazetelerde, Arapça yayınlarda ve Portekizce metinlerde kendisine yer bulmuştur. Kontes de Barral'ın günlükleri ve mektupları ve Vikontes Josefina da Fonseca Costa'nın yazışmaları, bu geziyle ilgili değerli bilgiler içermektedir. Bu kaynaklar bir araya gelerek II. Dom Pedro’nun Ramazan ayında yaşadıklarını gözler önüne sermiş, yolculuğun kültürel ve diplomatik önemini canlılıkla yansıtmıştır. Bu olağanüstü maceranın doruk noktası ise, 1876 yılının Ekim ayında II. Dom Pedro ve İmparatoriçe Dona Teresa Cristina'nın İstanbul’da yeniden bir araya gelerek, Sultan II. Abdülhamid ile kraliyet seviyesinde gerçekleşen resmi karşılaşmaları olmuştur. II. Dom Pedro d’Alcântara ve İmparatoriçe Dona Teresa Cristina, 1876'da İstanbul’da 1876 yılında Brezilya İmparatoru II. Dom Pedro, Portekiz’den Rusya’ya kadar uzanan kapsamlı bir Avrupa turuna çıkmıştır. Rusya’da, Saint Petersburg’daki Oryantalist Toplantı’ya katıldıktan sonra Moskova ve Ukrayna üzerinden seyahat etmiştir. Yolculuğu, 2 Ekim 1876’da vardığı İstanbul’da son buldu. Eşi İmparatoriçe Dona Teresa Cristina ise Avusturya’dan ayrı olarak seyahat etti ve 29 Eylül 1876’da İstanbul’a ulaşmıştır.[9] İmparatoriçe, İstanbul’a vardığında resmi bir törenle karşılanmış, ancak Sultan II. Abdülhamid'in Boğaziçi'nin Asya kıyılarındaki Küçüksu Sarayı'nda kalma davetini geri çevirmiştir. Bunun yerine, II. Dom Pedro'nun önceden ayarladığı Avrupa yakasındaki Royal Hotel'de kalmıştır. Sabah gazetesi, onun kente varışını şu şekilde haberleştirmiştir: “Brezilya imparatoriçesi [Dona Teresa Cristina] dün Varna tarikiyle (yoluyla) buraya vasıl olarak (ulaşarak) merasim-i lazım (gerekli tören) ile kabule olunmuştur. Brezilya imparatoru dahi Perşembe günü buraya gelerek on beş gün kadar ikamette sonra beraber azimet edeceklerdir (geriye döneceklerdir).”[10] İmparatoriçe, İstanbul’daki ilk günlerinde birçok önemli mekânı ziyaret etmiştir. 30 Eylül 1876 Cuma günü, Dolmabahçe Sarayı'ndaki selamlık törenini izlemiş ve ardından kendileri için tahsis edilen Göksuyu Sarayı'na yelken açmıştır. Sabah gazetesinin bildirdiği gibi:[11] “Brezilya imparatoriçesi Cuma günü Dolmabahçe Saray-ı Hümayununun önüne selamlık resm-i alisini seyretmiş ve oradan küçük bir vapurla Göksuyu’na giderek ikametlerine tahsis edilmiş ve tebdil gezdiği münasebetle beyan-ı mazeretle kabul etmemiş oldukları Kasr-ı Hümayunu seyretmişlerdir.” II. Dom Pedro'nun gelişini beklerken İmparatoriçe bir yürüyüş yapmış ve Hipodrom’u ziyaret ederek, Dikilitaş ve Yılanlı Sütun’u hayranlıkla izlemiştir. Ayrıca Belgrad köylerine ziyaretleri ve Avusturya Büyükelçiliği’nde katıldığı ayini kaydetmiş, bu deneyimi “büyüleyici bir yer” olarak tanımlamıştır. Barral Kontesi, 30 Eylül 1876 tarihli günlüğüne şunları kaydetmiştir: “Ramazan, [ziyaret] saatlerimizi zorlaştırdı. Camileri ziyaret etmeyi planlamıştık, ancak bu imkânsız oldu. Günü keyifle geçirdik ve hazineyi ziyaret ettik, ne hazine ama! Eski geleneklerin müzesi – Hipodrom. Dikilitaş ve Yılanlı Sütun... Boğaz... o hoş günü taçlandırdı.”[12] Dom Pedro II, 2 Ekim'de geldiğinde eşi ve Avusturya-Macaristan Büyükelçisi Kont Zichy tarafından karşılanmıştır. Birlikte feribotla Royal Hotel’e gitmişlerdir. İmparator'un İstanbul ziyareti, Brezilya'nın yüksek rütbeli bir hükümdarı olarak Osmanlı İmparatorluğu'na yaptığı ilk gayri resmi ziyaret olması nedeniyle önemlidir. Sabah gazetesinin bildirdiğine göre:[13] “Brezilya imparatoru Don Pedro hazretleri buraya vasıl olarak (ulaşarak) zevcesi imparatoriçe tarafından ve Avusturya ile Macaristan Sefiri Kont Zişi (Zichy) cenabları tarafından vapurdan istikbal olunarak Otel Royal’a inmişlerdir.” Kontes de Barral, günlüğünde hükümdarların 2 Ekim Pazartesi günü İstanbul’daki yolculuğunu şöyle anlatmıştır:[14] “İmparator sabah saat 8'de varacaktı... harika küçük sokaklarda muhteşem bir yürüyüş ve eşsiz güzellikte mozaiklere sahip Rum kiliselerine [Balıklı Meryem Ana Rum Manastırı - Zoodochos Pege (Ayazma)] bir ziyaret... Akşam 6'da dönecekti” (Kontes de Barral, Günlük, 1876). Bu gezi, hem Dom Pedro II'nin hem de Kontes Barral'ın kişisel ve kültürel keşiflerini, canlı yerel manzaraya olan ilgilerini ve anlayışlarını derinleştirdiğini göstermektedir. Kaldığı süre boyunca, İmparator’a tarihçi Vassif Efendi ve Yunan asıllı bir Avustralya ailesi olan Baltazzi ailesi eşlik etmiştir. Bu durum, Osmanlı kültürünü daha yakından tanımasına ve deneyimlerinin zenginleşmesine katkı sağlamıştır.
Görsel 3. Aya Sofya İç Mekân, 19. Yüzyıl. Basile Kargopoulo. D. Thereza Christina Maria Koleksiyonu. Ulusal Kütüphane Vakfı, Brezilya. Ertesi gün, 3 Ekim Salı günü, grup şehrin kültürler ve dinler arası kesişimini temsil eden ikonik Ayasofya Camii’ni ziyaret etmek üzere yola çıkmıştır. Sabah 8’deki kahvaltının ardından, onları Ayasofya, Süleymaniye Camii ve Sultanahmet Camii’ne götürecek beş araba hazırlanmıştır.[15] Ayasofya'ya girdiklerinde, Dom Pedro de Alcântara hayranlığını Fransızca şu sözlerle dile getirmiştir: “C’est tellement beau et majestueux pour y croire !” (İnanılmaz bir güzellik ve ihtişam). Bu sözler, caminin mimarisinin ve tarihinin üzerindeki derin etkisini vurgulamaktadır. Kontes de Barral, dönen dervişleri izledikleri ziyaretlerini de günlüğünde şöyle not etmiştir: “3 Ekim Salı… Ama bakın, söylemeyi unuttum, en etkileyici olan dönen dervişlerdi. Oruç [Ramazan] olmasına rağmen bize bir gösteri sunmak istediler. Şapel [Dönen Dervişler Tekkesi, Mevlevi Tekkesi, Beyoğlu semti] yuvarlaktı… Biz birinci kattan izlerken, battaniyelere sarınmış ve ters çevrilmiş çiçek vazolarına benzeyen keçeden yapılmış şapkalar giymiş on iki adam, arka arkaya odaya girdiler ve kendi etraflarında dönmeye başladılar. Sanki yıldızlar güneşin etrafında dönüyormuş gibi ya da kalplerine çok yakın olan yüce varlığa yaklaşıyorlarmış gibiydi. Üç kez döndüklerini izlemek başımı döndürdü…”[16] Sultan II. Abdülhamid ve II. Dom Pedro’nun Buluşması 4 Ekim'de, Sultan II. Abdülhamid ile Dom Pedro II arasında Dolmabahçe Sarayı'nda önemli bir görüşme gerçekleşmiştir. Rio de Janeiro'dan Jornal do Commercio'nun haberine göre, İmparator ve İmparatoriçe, Dışişleri Bakanı Safvet Paşa ve tercüman Münir Bey Efendi eşliğinde Sultan'ı ziyaret etmiştir.[17] Bu ziyaret, İstanbul gazetesi Sabah'ın satırlarında kendisine yer bulmuştur:[18] "Brezilya imparatoruyla imparatoriçesi hazeratı dün mabeyn-i hümayun canib-i alisine azimetle Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) devletlü paşa hazretleriyle tercüman-ı divan-ı hümayun (divan tercümanı) saadetlü Münir Bey Efendi hazretleri hazır."[19] Bu anlatım, ziyaretleri sırasında diplomatik ilişkilerin önemini vurgulamakta ve bu derece yüksek düzeydeki görüşmelerdeki formaliteleri ve saygıyı öne çıkarmaktadır. 4 Ekim akşamı, Ramazan ayı sırasında, Dom Pedro II ve İmparatoriçe, Ayasofya'yı ziyaret ederek dua etmişlerdir. Kontes Barral, bu deneyimi günlüğünde kaydederek anın güzelliğini şu şekilde belgelemiştir:[20] “Çarşamba, 4 Ekim – Hayatımda bu sabah saat 5’te böyle bir manzarayı hiç görmemiştim. Ay, tüm altın ihtişamıyla ve güneşin doğarak minarelerin zirvesini aydınlatması. Saat 10’da kahvaltı yaptık. Ardından öğle saatlerinde İmparator, Sultan [Abdülhamid II]'ı ziyaret etmek üzere yola çıktı. Sultan’ın ziyaretini bekleyerek otele döndük, Sultan ve dışişleri bakanı [Safvet Paşa] saat 4’te geldiler. Akşam yemeğinden sonra, Ramazan duasını Ayasofya’da – Kutsal Bilgelik – Ayasofya’da kılmak için yola çıktık. Camii tamamen ışıkla doluydu ve birçok adam dua ediyordu, birden diz çökerek gürültülü bir ses çıkarıyorlardı. Muhteşemdi… çok manzaralı. Gecenin sonunda neşeli, şiirsel bir notla, Boğaz’da sevdik.” 5 Ekim’de, Dom Pedro şehri keşfetmeye devam ederek İstanbul’un en yüksek noktası olan Seraskerat Kulesi'ni (Harbiye Nezareti) ziyaret etmiştir. Hem o, hem de Dona Teresa Cristina, Boğaz boyunca yürüyüş yaparak kulesinin 179 basamağını tırmanarak şehrin panoramik manzarasını seyretmişlerdir. O akşam, İstanbul'daki dervişlerin törenine katılıp, burada “mistik bir Müslüman dansını” izlemişlerdir.[21] Görsel 4. Beyazıt Kulesi / Seraskerat. Guillaume Berggren. 1880 Ertesi gün, 6 Ekim’de çift, Dar-el-Fünun ve Valide-Mektebi okullarını ziyaret etmiştir. Türk okullarını, özellikle erkekler için olan Dar-el-Fünun ve kızlar için olan Valide-Mektebi’ni gezmişlerdir. (Jornal do Commercio, 1876). Keşifleri, Boğaz boyunca bir başka tekne turuyla devam etti. Burada, Bahçeköy Su Kemeri'ni ve 1574 yılına tarihlenen imparatorluk astronomik gözlemevini ziyaret ettiler. Astronomi bilgisiyle Dom Pedro, gözlemevinin ekipmanlarını detaylı bir şekilde inceledi ve Rio de Janeiro’daki gözlemevi ile olası bir işbirliğini öngördü.[22] 7 Ekim’de, Varietes Tiyatrosu’nda Verdi'nin bir operasını izlemişlerdir. Sanatçılar da, kendilerini ziyarete gelen İmparator’a bir marşla saygılarını sunmuşlardır.[23] Ertesi gün, 8 Ekim’de, Dom Pedro ve heyeti sabah 7’de Fransa Büyükelçiliği'ndeki São Luís dos Francés Kilisesi'nde bir ayine katılmıştır. Ardından, İstanbul’dan Mudanya’ya gidecek olan bir buharlı gemiyle yola çıkmışlar, Bursa ve bugün İznik olarak bilinen Nicea’ya ziyaretlerini sürdürmüşlerdir.[24]
Görsel 5. Sultan Osman’ın Kabri, 1876. Pascal Sebah. D. Thereza Christina Maria Koleksiyonu. Ulusal Kütüphane Vakfı, Brezilya. Osmanlı yetkilileri, İmparator’un eski imparatorluk başkenti Bursa'yı ziyaret etmesini tavsiye etmiştir. Gerçekten de Bursa'da, Osmanlı sanatının en eski anıtlarını keşfetmişlerdir: bu eserler arasında Pers'ten ithal edilen sanat eserlerinin muazzam kalıntıları da bulunmaktadır. Hükümdar ve refakatçileri birkaç camiyi, sultanların türbelerini ve geleneksel bir Türk hamamını ziyaret ederek bölgenin zengin kültürel mirasını deneyimlemişlerdir.[25] Seyahate katılanlardan biri olan Viscountess Fonseca Costa, 11 Ekim 1876 tarihli bir mektubunda, Kontes de Lajes’e izlenimlerini şu şekilde paylaşmıştır:[26] "Sevgili arkadaşım, […] Burada [İstanbul’da] 29 Eylül'den beri bulunuyoruz ve 14’ünde Yunanistan’a gideceğiz… Bu ülke [Osmanlı İmparatorluğu] çok güzel, özellikle girişi; manzara yabancılara gözler önüne seriliyor. Ülke, iklimi ve verimliliğiyle kutsanmış. Burada, Mısır’dan daha fazla kadın sokaklarda görülüyor, ancak yüzleri kapalı. Şimdiye kadar Osmanlı Sultanı'nı [Abdülhamid II] ziyaret ettik, o da karşılığında İmparator ve İmparatoriçe’yi [4 Ekim ziyaretini] ziyaret etti. 30 yaşlarında, kısa, esmer tenli bir genç adam. […] Günlerini camilerde dua ederek ve Ramazan ayında oruç tutarak geçiriyorlar. 16’sında büyük Paskalya bayramlarını kutlayacaklarını duydum [aslında bu, Ramazan’ın sonundaki Müslüman bayramı]. Büyük törende Sultan kendisi bir kuzu kesecek, ama biz artık burada olmayacağız. En iyi dileklerimle, arkadaşım ve meslektaşım, Josefina.” İstanbul’a Dönüş Perşembe, 12 Ekim 1876'da, Dom Pedro II, İstanbul Pera'dan Yunan Filolojik Derneği (Hellenic Philologikos Syllogos) üyelerini, Başkan Aristocles Effendi de dâhil olmak üzere kabul etmiştir. 7 Ekim’de, önceki bir ziyarette, İmparator, derneğin üyelerini kabul etmiş ve onlar da sıcak bir şekilde kendisini karşılamış ve kendisinin 1871'den beri onursal üye olduğunu belirtmişlerdir.[27] Effendi, Dom Pedro’yu bir toplantıya davet etmiştir ve karşılık olarak İmparator 12 Ekim’de Genel Kurul’a katılmıştır. Burada derneğin yayınladığı hesaplar ve yazıların zengin ciltlenmiş bir nüshasını almıştır.[28] Şehir keşifleri 13 Ekim Cuma günü devam etmiştir. Saat 3’te İmparatoriçe, Sultan Abdülhamid II’nin haremini ziyaret etmiştir. Sultan, merdivenlerin altında onu beklemiş ve birlikte yukarı çıkmışlardır. O akşam, Dom Pedro ve İmparatoriçe Teresa Cristina, Ermeni besteci Thajadjian tarafından yazılmış üç perdelik bir Türk komik operasının sahnelendiği bir tiyatro performansına katılmışlardır. Performanstan sonra, Altın Boynuz’un yakınında bulunan Eyüp Sultan Camii’ni ziyaret etmişlerdir. Burada, Peygamber Muhammed’in yakın arkadaşı Abu Ayyub el-Ensari’nin türbesi bulunmaktadır. Hâlihazırda İslam ve Kuran hakkında bilgisi olan Dom Pedro II, bu ziyaretlerden oldukça etkilenmiştir.[29]
Görsel 6. Josefina da Fonseca Costa, Viscountess Fonseca Costa, Joaquim Insley Pacheco. D. Thereza Christina Maria Koleksiyonu. Ulusal Kütüphane Vakfı, Brezilya. O akşam ilerleyen saatlerde, Dom Pedro II resmi bir ziyafette onurlandırılmıştır. 13 Ekim 1876'da Sabah gazetesinde yayımlanan bir makaleye göre: “Brezilya imparatoru Don Pedro hazretleriyle imparatoriçesi dün sabah Prusya’dan şehrimize vasıl olarak İstanbul’da görmemiş oldukları bazı yerleri dahi gezip seyretmişlerdir. Mesmuata (duyumlara) göre müşarunileyhima (adı geçen kişiler) hazeratına bu akşam mabeyn-i hümayunda bir ziyafet verilecektir.” Makalede, İmparator ve İmparatoriçe’nin bir gün önce Prusya’dan geldikleri ve daha önce ziyaret etmedikleri İstanbul’un bazı bölgelerini gezdikleri vurgulanmıştır. İmparator ve İmparatoriçe’nin onuruna düzenlenen ziyafet de, onların döndüğü gün yapılmıştır. Makale, Dom Pedro'nun önümüzdeki programıyla ilgili detaylarla devam etmektedir: “Müşarunileyhima önümüzdeki cumartesi günü buradan hareketle Gelibolu, Kale-i Sultaniye ve Midilli’ye uğradıktan sonra Atina’ya ve orada birkaç gün ikametten sonra Rodos ve Kıbrıs’tan geçerek Kudüs’e gideceklerdir.” Yerel yetkililer ve şehrin ileri gelenleri, imparatorluk ziyaretinden haberdar edilmiş, İmparator Dom Pedro II ve İmparatoriçe Teresa Cristina'nın yolculukları boyunca en yüksek saygıyla karşılanmaları ve gerekli tüm misafirperverliğin sağlanması talimatı verilmiştir (Sabah, 13 Ekim 1876). Sonuç Dom Pedro II ve İmparatoriçe Teresa Cristina'nın 1876'daki İstanbul ziyareti, Türk-Brezilya ilişkilerinde önemli bir dönüm noktasını işaret etmektedir. Kültürel etkileşim ile diplomatik ilişkilerin derinliklerini ortaya koyan bu yolculuk, Osmanlı kültürünü keşfetmeye yönelik bilinçli bir çaba olup, bağları güçlendirmeyi amaçlamıştır. Kontes de Barral’ın günlüğünde kaydedildiği üzere, dervişlerin dönerken izledikleri anda ortaya çıkan hayranlık duygusu ve Ayasofya’daki dualara katılımları, Osmanlı İmparatorluğu'nun manevi ve sanatsal geleneklerine duydukları gerçek takdiri göstermektedir. Bu karşılaşmalar, sadece gözlemle sınırlı kalmayıp, karşılıklı saygıya dayalı bir diyalog oluşturarak iki kültür arasında derin bir bağ kurmuştur. Günlükler, gazeteler ve mektuplar, Brezilyalı kraliyet üyelerinin gözünden Osmanlı şehir hayatının önemini yansıtmaktadır.
Görsel 7. Efes, 19. Yüzyıl. D. Thereza Christina Maria Koleksiyonu. Ulusal Kütüphane Vakfı, Brezilya. Dom Pedro II, turistik bir ziyaretçi olarak gelse de, Sultan Abdülhamid II ile yaptığı görüşme, ziyaretin diplomatik önemini ortaya çıkarmaktadır. Ziyaret, Brezilya'nın uluslararası statüsünü güçlendirmiş ve iki imparatorluk arasındaki işbirliği potansiyelini arttırmıştır. Bu tür yüksek düzeydeki etkileşimler, gelecekteki diplomatik ilişkiler için bir çerçeve oluşturmuş, 1858 tarihli Dostluk, Ticaret ve Seyahat Anlaşması'na dayalı kültürel, akademik ve ekonomik değişimlerin artmasına zemin hazırlamıştır. İstanbul’daki zamanının ardından, Dom Pedro II, Çanakkale Boğazı, İzmir, Efes, Atina ve diğer yerleri kapsayan geniş bir yolculuğa çıkmıştır. Aquila Imperial gemisinde seyahat ederken Kıbrıs, Beyrut, Lübnan Dağları, Filistin ve Mısır'ı keşfetmiş, Osmanlı yetkilileri ve yerel halk tarafından sıcak bir şekilde karşılanmıştır. Ocak 1877'de Avrupa ve Brezilya'ya gitmek üzere İskenderiye'den ayrılmıştır. 1891 yılında, ölümünden biraz önce, Dom Pedro II, Osmanlıca üzerine yaptığı çalışmaları değerlendirerek, günlüğünde “Doğu dillerini çalışmamla ilgili bir not yazdım… Türkçe dil bilgisini bitirdim” yazılı bir not bırakmıştır.[30] Sürgünde bile, İstanbul’da kendisine eşlik eden tarihçi Vassiff Efendi ve arkeolog Heinrich Schliemann gibi figürlerle bağlantılarını sürdürmüştür. Bu bağlar, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki deneyimlerinin kalıcı etkisini göstermektedir. Yolculukları, yerel seçkinlerle etkileşimler ve iki imparatorluk arasında yankı bulan kültürel değişimleri teşvik etmiştir. Seyahati, Osmanlı Türkçesi ve Arapça gazetelerde geniş bir şekilde yer bulmuş, bu da Osmanlılar arasında Brezilya'ya göç etme ilgisini uyandırmış ve Dostluk, Ticaret ve Seyahat Anlaşması’nın etkisini simgelemiştir. Dom Pedro II ve İmparatoriçe Teresa Cristina’nın ziyaret sırasında kültürel etkileşime verdikleri önem, ziyaret sırasında oluşturdukları kalıcı bağları vurgulamış ve ortaya çıkan ilişkinin olumlu yönde gelişmesi için bir temel atmıştır. Her ne kadar antlaşma 1912 yılında iptal edilse de, İmparator ve İmparatoriçe’nin ziyaretinin kurduğu bağlantılar diplomatik ilişkileri etkilemeye devam etmiştir. Böylece, bu yolculuk yalnızca tarihsel bir an değil, Türk-Brezilya ilişkileri için önemli bir dönüm noktası olarak, her iki imparatorluğun politikalarında kültür, diplomasi ve göç arasındaki etkileşimi sergileyen önemli bir bölüm olarak kalmıştır. [1] İmparatorluklar Arasında: İmparator II. Dom Pedro ve İmparatoriçe Teresa Cristina'nın 1876 İstanbul Yolculuğu başlıklı makale, ilk olarak İstanbul Tarih Vakfı’nın 373. sayılı Toplumsal Tarih dergisinin 2025 yılı Ocak sayısında yayımlanmıştır. Bu makale, José Rafael Medeiros Coelho ve Ege Gutay’ın editörlüğünde hazırlanan ve Brezilya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki tarihsel ilişkileri 19. yüzyılın diplomatik, kültürel ve sosyal meseleleri üzerinden ele alan Brezilya Tarihi ve Brezilya-Osmanlı İlişkileri adlı dosyanın bir parçasıdır. Makalenin Türkçe ve Portekizce dillerinde çoğaltılmasına İstanbul Tarih Vakfı tarafından izin verilmiştir. [2] Dom Pedro II'nin tam adı Pedro de Alcântara João Carlos Leopoldo Salvador Bibiano Francisco Xavier de Paula Leocádio Miguel Gabriel Rafael Gonzaga 'dır. [3] See Khatlab, Roberto, As viagens de Dom Pedro II. Oriente Médio e Africa do Norte, 1871 e 1876 (The travels of Dom Pedro II. Middle East and North Africa, 1871 and 1876). Dom Pedro II'nin Seyahatleri. Orta Doğu ve Kuzey Afrika, 1871 ve 1876). Portekizce Editora Benvirá (Saraiva), São Paulo, 2015, s.359. BD versiyonu, 1. baskı Editora Audax Rio de Janeiro 2023 ve 2. baskı Editora Dar Saer Mashrek, Lübnan 2024 (Portekizce ve İngilizce). [4] Dom Pedro II'nin 14 Kasım 1876'da Beyrut'a yaptığı seyahat ve Suriye, Lübnan Dağları, Filistin, Mısır-Sudan yolculuklarını detaylandıran seyahat günlükleri ve defterleri çeşitli el yazmalarında korunmaktadır. Portekizce ve Fransızca yazılmış bu günlükler, Brezilya'da ve yurt dışında yaptığı seyahatleri belgeleyen toplamda 5.000'den fazla sayfadan oluşmaktadır. Bu günlükler, Petrópolis İmparatorluk Müzesi'nde saklanmakta olup, 2013 yılında UNESCO'nun Dünya Belleği listesine kaydedilmiştir. [5] 1858 antlaşmasından önce, Osmanlı İmparatorluğu ile Latin Amerika arasındaki ilk temaslar, 1668'de Ilyās ibn al-Qassis Ḥannā al-Mawṣilī'nin gelişiyle başlamış ve bu durum bölgenin Osmanlı ile etkileşim potansiyelini gözler önüne sermiştir (Keskin, Bekir. Ilyas Hanna seyahatnamesi: bir Osmanlı tebaasının Güney Amerika yolculuğu 1668-1683. Kitap Yayınevi, 2010). Brezilya'ya gelen ilk Osmanlı göçmenleri için Joseph Ibrahim Nehme ve Said Ali Ida'ya bakılabilir. Ayrıca Khatlab'ın "Brasilibaneses no Libano, 2024" ve "Brazil-Arab News Agency (ANBA)" kaynaklarına da göz atılabilir. [6] Bu ziyaret. Iraklı imam 'Abdurrahman bin Abdullah Al Baghdádi'nin Masaliyat al-Gharīb’in Masaliyat al-Gharīb adlı eserinde de belirtildiği gibi, antlaşmanın etkisini göstermektedir. (Abdurrahman b. Abdullah Bagdadî Efendi, Tercüme-i seyahatnâme-i Brezilya, Kostantiniyye [Constantinople; Istanbul]: Mataa-yi mire, 1288 AH [1871 AD]; Graden, Dale Torston, From Slavery to Freedom in Brazil: Bahia, 1835-1900, Albuquerque: University of New Mexico Press, 2006; Farahm Paulo, Deleite do estrangeiro em tudo o que é espantoso e maravilhoso: estudo de um relato de viagem bagdali, Bibliaspa, São Paulo, 2007; Bercito, D. (2023). Teaching Islam to African Muslims in Brazil: an Ottoman’s Nineteenth-Century Travel Account. International Journal of Latin American Religions, 1-16). [7] Brezilya'nın kahve ve şeker ihracatı arttıkça, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu bölgeye olan ilgisi de büyüdü ve 1850 yılında John Samuel, Rio de Janeiro'da ilk Onursal Osmanlı Konsolosu olarak atanmıştır (Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, BOA. R. DVN. MHM., dosya: 8/A, belge 79); Kutlu, Mehmet Necati, Reflexões sobre as Relações Otomano-Brasileira desde o início até ao século XX in Relações Império Otomano – América Latina ao longo do século XX, Centro de Estudios Latinoamericanos, Universidade de Ancara, 2012). [8] Güzeldere, Ekrem Eddy, Brazil-Turkey: Two Emerging Powers Intensify Relations, FUNAG - Fundação Alexandre de Gusmão, Brasília 2018. [9] Osmanlıca yayın yapan Sabah gazetesi. İstanbul, 30 Eylül 1876 (12 Ramazan 1293) (18 Eylül 1876, Jülyen Takvimi). Hakkı Tarık Us Koleksiyonu - İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi (araştırma, yayın ve çeviri R. Khatlab, 2022). Osmanlı basını, Dom Pedro II ve İmparatoriçe'nin İstanbul'daki gezilerine dair birkaç rapor yayınladı. Brezilya'da ise, raporlar özellikle 2-16 Kasım 1876 tarihleri arasında Rio de Janeiro'daki -Brezilya Ulusal Kütüphane Vakfı tarafından arşivlenen- Jornal do Commercio'da yer aldı. [10] Sabah. 29 Eylül 1876. [11] Sabah. 1 Ekim 1876 (13 Ramazan 1293). (20 Eylül 1876, Jülyen takvimi) [12] Kontes Barral'ın Günlüğü, Brasiliana Guita ve José Mindlin Kütüphanesi, sayı 22, São Paulo Üniversitesi (USP), Brezilya. Kontes Luísa Margarida de Barros Portugal (1816, Bahia, Brezilya – 1891, Paris, Fransa), İmparator Dom Pedro II’nin kızlarının eğitmeni ve İmparatoriçe Dona Teresa Cristina'nın hizmetkarı olarak görev yapmıştır. Günlüğü, Fransızca yazılmış olup, 1876 yılında İstanbul’a yaptığı ziyareti belgelendirmektedir. Bakınız: Priore, Mary del. *Condessa de Barral: a Paixão do Imperador.* Editora Objetiva, São Paulo, 2006. [13] Sabah, 3 Ekim 1876 (15 Ramazan 1293). (21 Eylül 1876, Jülyen takvimi). Dom Pedro II, her zaman Avusturya İmparatorluğu'nun elçilikleri tarafından, Avusturya Arşidüşesi ve Brezilya İmparatoriçesi Maria Leopoldina'nın oğlu olarak anılmakta ve karşılanmaktadır. [14] Barral, Günlük, 1876. [15] Barral, Günlük, 1876. [16] Barral, Günlük, 1876. [17] Jornal do Commercio, 1876. [18] Sabah, 5 Ekim 1876 (17 Ramazan 1293) (23 Eylül 1876, Jülyen takvimi) [19] Daha sade bir biçimde: "Brezilya İmparatoru Majesteleri ve eşi, İmparatoriçe Majesteleri, Dışişleri Bakanı [Safvet Paşa], Sultan'ın Özel Sekreteri ve hükümet yetkilisi tercüman Münir Bey Efendi ile birlikte, Majesteleri Sultan ile bir konuşma gerçekleştirdi. Sultan, bu ziyarete bu yetkililerle karşılık verdi." [20] Barral, Günlük, 1876 [21] Jornal do Commercio, 1876. [22] Jornal do Commercio, 1876. [23] Jornal do Commercio, 1876. [24] Barral, Günlük, 1876. [25] Jornal do Commercio, 1876. [26] Josefina da Fonseca Costa, Fonseca Costa Viscountess, Brezilyalı bir soylu kadındı, İmparatoriçe Teresa Cristina'nın hizmetçisi olarak görev yapıyordu. Fonseca Costa Viscountess'ın Maria Caetana Eudóxia de Almeida, Lajes Kontesi'ne (1826-1913) yazdığı mektup (1876 yılında İstanbul’da yazılmıştır). Mektup, İmparatorluk Müzesi/Ibram/MTur'da muhafaza edilmektedir. [27] Exertzoglou, Haris, Εθνική Ταυτότητα στην Κωνσταντινούπολη τον 19ο αι. Ο Ελληνικός Φιλολογικός Σύλλογος Κωνσταντινουπόλεως (1861-1912) [19. Yüzyılda İstanbul'da Ulusal Kimlik: İstanbul Yunan Filolojik Derneği (1861-1912)], Atina: Polis, 1996 [28] Jornal do Commercio, 1876. [29] Barral, Günlük, 1876. [30] II. Dom Pedro’nun günlüğü, 22 Nisan 1888; 27 Şubat 1891; 22 Aralık 1890 (elyazması), Museu Imperial de Petrópolis, Rio de Janeiro, Brezilya.
|
Entre Impérios: A Viagem do Imperador Dom Pedro II e da Imperatriz Teresa Cristina a Istambul em 1876[1] Roberto Khatlab - Diretor do Centro de Estudos e Culturas da América Latina da Universidade do Espírito Santo de Kaslik (USEK), Líbano. Autor do livro: As viagens de Dom Pedro II. Oriente Médio e África do Norte, 1871 e 1876 (Ed. Benvirá)
Imagem 1. Dom Pedro II e Imperatriz Teresa Cristina. Coleção D. Thereza Christina Maria, Fundação Biblioteca Nacional, Brasil. Dom Pedro II de Alcântara[2] (1825-1891), o segundo e último imperador do Brasil, desempenhou um papel fundamental no desenvolvimento das relações diplomáticas e culturais entre o Brasil e o Império Otomano. Nascido no Rio de Janeiro, era filho do Imperador Dom Pedro I e da Imperatriz Maria Leopoldina da Áustria. Em 1843, casou-se com Teresa Cristina de Bourbon-Duas Sicílias, conhecida como a “Mãe dos brasileiros”, com quem teve quatro filhos. Dom Pedro II subiu ao trono em 1840 e passou a ser conhecido como o “Magnânimo”. Seu reinado durou até a proclamação da República em 1889, que resultou no fim do regime imperial no Brasil e no exílio de sua família na Europa. Tragicamente, Dona Teresa Cristina faleceu em Lisboa no mesmo ano, enquanto Dom Pedro II faleceu em Paris em 1891. Dom Pedro II, além de seu papel como imperador, era um intelectual, humanista, “orientalista” e um poliglota que falava fluentemente mais de 14 idiomas, incluindo idiomas orientais como: osmanli, árabe, hebraico, grego, persa, sânscrito e chinês, além do inglês, francês, alemão, russo, latim, espanhol, italiano, tupi-guarani e português. Ele realizou três viagens internacionais informais com foco em turismo e conhecimento científico, geralmente financiando-as com seus próprios recursos.[3] Acompanhado da Imperatriz Dona Teresa Cristina e de uma delegação brasileira composta por intelectuais, empresários e fazendeiros, Dom Pedro II empreendeu explorações que despertaram grande interesse público. Durante sua ausência, sua filha, a Princesa Regente Isabel, assegurou a estabilidade do trono. Entre suas viagens, destaca-se a visita ao Egito em 1871, que fez parte de uma jornada pela Europa e Norte da África, incluindo um encontro com o Quediva do Egito e do Sudão, Ismail Paxá. Já em 1876, Dom Pedro II embarcou em outra importante expedição, abrangendo a América do Norte, Europa, Ásia e o Império Otomano. O itinerário incluiu não apenas Istambul, onde se encontrou com o sultão Abdul-Hamid II, mas também cidades de grande relevância histórica, como Çanakkale, Esmirna, Éfeso e Atenas. Antes de concluir sua jornada em Beirute, em 14 de novembro de 1876, ele também percorreu a Síria, o Monte Líbano e a Palestina. Dom Pedro II documentou meticulosamente todas as suas viagens em diários e cadernos, porém, infelizmente, parte desses registros se perdeu durante seu exílio em 1889.[4]
Imagem 2. Tratado de Amizade, Comércio e Navegação de 1858, Biblioteca do Ministério das Relações Exteriores do Brasil - Itamaraty, Rio de Janeiro. As viagens de Dom Pedro II ao Império Otomano em 1876 ocorreram dentro de um contexto mais amplo de interações crescentes entre o Império Otomano e o Brasil, refletindo os laços diplomáticos que começaram e se fortaleceram com o Tratado de Amizade, Comércio e Navegação de 1858. Assinado pelo sultão otomano Abdulmecid I e pelo imperador Dom Pedro II, esse tratado estabeleceu oficialmente as relações diplomáticas e culturais entre os dois impérios. Além de abrir caminhos para o comércio[5] e a migração[6], o acordo permitiu que portadores de passaportes otomanos entrassem no Brasil com maior facilidade. Isso facilitou as negociações comerciais e incentivou a ida de súditos otomanos ao Brasil, criando uma base para intensas trocas culturais.[7] Embora tenha sido revogado em 1912, o tratado lançou as bases para a continuidade das relações diplomáticas entre os dois países, mesmo após a dissolução de ambos os impérios.[8] Embora os diários de Dom Pedro II tenham se perdido, sua visita ao Império Otomano foi documentada em jornais otomanos, publicações em árabe e textos em português. Os diários e cartas da Condessa de Barral e as correspondências da Viscondessa Josefina da Fonseca Costa contêm informações valiosas sobre essa viagem. Esses recursos, juntos, revelam as experiências de Dom Pedro II durante o mês do Ramadã, refletindo vividamente a importância cultural e diplomática da viagem. O ponto culminante dessa extraordinária jornada foi, em outubro de 1876, o reencontro de Dom Pedro II e da Imperatriz Dona Teresa Cristina em Istambul, quando se realizaram encontros oficiais de alto nível com o Sultão Abdülhamid II. II. Dom Pedro de Alcântara e a Imperatriz Dona Teresa Cristina, em 1876, em Istambul Em 1876, o Imperador do Brasil, Dom Pedro II, embarcou em uma extensa turnê pela Europa, que se estendia de Portugal até a Rússia. Após participar da Reunião Orientalista em São Petersburgo, ele continuou sua viagem através de Moscou e Ucrânia. Sua jornada culminou em Istambul, onde chegou em 2 de outubro de 1876. Sua esposa, a Imperatriz Dona Teresa Cristina, viajou separadamente a partir da Áustria e chegou a Istambul em 29 de setembro de 1876.[9] Quando a Imperatriz Dona Teresa Cristina chegou a Istambul, foi recebida com uma cerimônia oficial, mas recusou o convite do Sultão Abdülhamid II para se hospedar no Palácio Küçüksu, localizado na costa asiática do Bósforo. Em vez disso, ela ficou no Royal Hotel, na costa europeia, como havia sido previamente arranjado por Dom Pedro II. O jornal Sabah noticiou sua chegada à cidade da seguinte maneira: "A Imperatriz do Brasil [Dona Teresa Cristina] chegou ontem por Varna e foi recebida com a cerimônia necessária. O Imperador do Brasil também chegou na quinta-feira e, após permanecer aqui por quinze dias, ambos partirão juntos."[10] A Imperatriz, durante seus primeiros dias em Istambul, visitou muitos locais importantes. Na sexta-feira, 30 de setembro de 1876, assistiu à cerimônia de selamlik no Palácio Dolmabahçe e, em seguida, seguiu de barco para o Palácio Küçüksu, em Göksuyu, que havia sido reservado para ela. Conforme reportado pelo jornal Sabah:[11] Na sexta-feira, a Imperatriz do Brasil assistiu à cerimônia formal de saudação na frente do Palácio Dolmabahçe e, de lá, foi para Göksuyu em um pequeno barco, onde observou o Palácio Küçüksu, que havia sido designado para sua residência, mas não foi aceito devido à mudança de residência, alegando motivo de viagem. Enquanto aguardava a chegada de Dom Pedro II, a Imperatriz fez uma caminhada e visitou o Hipódromo, admirando a Coluna de Teodósio e a Coluna da Serpente. Ela também registrou suas visitas às vilas de Belgrado e à missa na Embaixada da Áustria, descrevendo essa experiência como "um lugar fascinante". A Condessa de Barral registrou no seu diário, em 30 de setembro de 1876, o seguinte:[12] "O Ramadã dificultou nossos horários de visita. Planejávamos visitar as mesquitas, mas isso se mostrou impossível. Aproveitamos o dia e visitamos o tesouro, que tesouro: o museu dos costumes antigos – o hipódromo. O Obelisco e a Coluna da Serpente… o Bósforo… coroaram aquele dia agradável.” Dom Pedro II, ao chegar em 2 de outubro, foi recebido por sua esposa e pelo embaixador da Áustria-Hungria, conde Zichy. Juntos, seguiram de ferryboat para o Royal Hotel. A visita do imperador a Istambul é importante por ser a primeira visita não oficial de um monarca de alto escalão do Brasil ao Império Otomano. De acordo com o que foi noticiado pelo jornal Sabah:[13] “O Imperador do Brasil, Dom Pedro, ao chegar aqui, foi recebido no barco pela sua esposa, a imperatriz, e pelo embaixador da Áustria e Hungria, Conde Zichy, e desembarcou no Hotel Royal.” A Condessa de Barral, em seu diário, descreveu a viagem dos monarcas em Istambul no dia 2 de outubro, segunda-feira, da seguinte forma:[14] “O Imperador chegaria às 8 horas da manhã… uma caminhada esplêndida pelas maravilhosas ruazinhas e igrejas gregas [Igreja de Santa Maria da Fonte - Mosteiro da Mãe de Deus da Fonte - Balıklı Meryem Ana Rum Manastırı] com mosaicos de beleza única… Ele retornaria às 6 horas.” Esta viagem mostra como tanto Dom Pedro II quanto a Condessa de Barral aprofundaram suas descobertas pessoais e culturais, ampliando seu interesse e compreensão pela vibrante paisagem local. Durante sua estadia, o Imperador foi acompanhado pelo historiador Vassif Efendi e pela família Baltazzi, de origem grega e australiana. Essa situação contribuiu para um maior conhecimento da cultura otomana e enriqueceu suas experiências.
Imagem 3. Interior da Santa Sofia, Século 19. Basile Kargopoulo. Coleção D. Thereza Christina Maria. Fundação Biblioteca Nacional, Brasil. No dia seguinte, terça-feira, 3 de outubro, o grupo partiu para visitar a icônica Mesquita de Santa (Hagia) Sofia, que representa o encontro de culturas e religiões da cidade. Após o café da manhã às 8h, foram preparadas cinco carruagens que os levariam à Santa Sofia, à Mesquita Süleymaniye e à Mesquita Sultanahmet (Mesquita Azul).[15] Ao entrarem na Santa Sofia, Dom Pedro de Alcântara expressou seu encanto em francês com as seguintes palavras: “C’est tellement beau et majestueux pour y croire!” (É uma beleza e de uma majestade incrível de se acreditar). Essas palavras destacam o impacto profundo da arquitetura e da história da mesquita. A Condessa de Barral também registrou em seu diário a visita em que observaram os dervixes rodopiantes:[16] “Terça-feira, 3… Mas veja, esqueci de dizer que o mais espetacular foram os dervixes rodopiantes que queriam nos dar um espetáculo, mesmo sendo o mês de [jejum do] Ramadã. A capela [Tekke dos dervixes rodopiantes, Mevlevi Tekkesi, bairro de Beyoglu] é redonda… e assistimos do primeiro andar enquanto doze homens, vestidos com cobertores e usando chapéus de feltro que se assemelhavam a vasos invertidos de flores, entraram na sala um a um e começaram a girar em torno de si mesmos. Parecia que as estrelas estavam se movendo em torno do sol ou que estavam se aproximando desse ser supremo querido aos seus corações. Fiquei tonta de vê-los girar três vezes...” O encontro Entre o Sultão Abdülhamid II e Dom Pedro II Em 4 de outubro, uma reunião importante entre o Sultão Abdülhamid II e Dom Pedro II ocorreu no Palácio Dolmabahçe. De acordo com o jornal Jornal do Commercio do Rio de Janeiro, o Imperador e a Imperatriz, acompanhados pelo Ministro das Relações Exteriores Safvet Paşa e pelo tradutor Münir Bey Efendi, visitaram o Sultão.[17] A visita foi mencionada nas páginas do jornal Sabah de Istambul:[18] “O Imperador e a Imperatriz do Brasil estiveram presentes no Mabeyn-i Hümayun ontem, acompanhados pelo Ministro das Relações Exteriores, Sua Excelência o Paxá, e pelo intérprete da corte imperial [Divan-ı Hümayun], Sua Excelência o Senhor Münir Bey Efendi.”[19] Esta expressão destaca a importância das relações diplomáticas durante a visita e ressalta as formalidades e o respeito envolvidos em encontros de tão alto nível. Na noite de 4 de outubro, durante o mês do Ramadã, Dom Pedro II e a Imperatriz visitaram Santa Sophia. A Condessa Barral registrou essa experiência em seu diário, documentando a beleza do momento da seguinte forma:[20] "Quarta-feira, 4 de outubro – Na minha vida, nunca vi uma paisagem como esta, às 5 horas da manhã. A lua com todo o seu esplendor dourado e o sol nascendo, iluminando o topo dos minaretes. Tomamos café da manhã às 10 da manhã. Depois, ao meio-dia, o Imperador partiu para visitar o Sultão [Abdülhamid II]. Retornamos ao hotel esperando a visita do Sultão, que chegou às 4 horas, acompanhado pelo Ministro das Relações Exteriores [Safvet Paşa]. Após o jantar, partimos para assistir às orações do Ramadã na Hagia Sophia – Santa Sabedoria – Ayasofya. A mesquita estava toda iluminada, e inúmeros homens estavam orando, caindo de joelhos como um só, criando um barulho estrondoso. Foi impressionante... muito pitoresco. Para finalizar a noite de forma alegre e poética, navegamos pelo Bósforo." No dia 5 de outubro, Dom Pedro II continuou a explorar a cidade e visitou a Torre do Seraskerat/ Beyazıt (Ministério da Guerra), o ponto mais alto de Istambul. Tanto ele quanto Dona Teresa Cristina, após uma caminhada ao longo do Bósforo, subiram os 179 degraus da torre para apreciar a vista panorâmica da cidade. Naquela noite, participaram da cerimônia dos dervixes em Istambul, onde assistiram a uma “dança mística muçulmana”.[21]
Imagem 4. Torre de Beyazıt / Seraskerat. Guillaume Berggren. 1880 No dia seguinte, 6 de outubro, o casal visitou as escolas Dar-el-Fünun (a atual Universidade de Istambul) e Valide-Mektebi. Eles percorreram as escolas turcas, especialmente o Dar-el-Fünun para meninos e o Valide-Mektebi para meninas.[22] Sua exploração continuou com outro passeio de barco pelo Bósforo. Lá, visitaram o Aqueduto de Bahçeköy e o observatório astronômico imperial, datado de 1574. Com seus conhecimentos em astronomia, Dom Pedro II examinou detalhadamente os equipamentos do observatório e previu uma possível colaboração com o observatório do Rio de Janeiro.[23] No dia 7 de outubro, assistiram a uma ópera de Verdi no Teatro Varietés. Os artistas também prestaram homenagem ao Imperador, que os visitava, com uma marcha. No dia seguinte, 8 de outubro, Dom Pedro II e sua comitiva participaram de uma missa às 7 da manhã na Igreja de São Luís dos Franceses, na Embaixada da França. Em seguida, partiram em um navio a vapor rumo a Mudanya, de onde continuaram sua visita a Bursa e à cidade de Niceia, hoje conhecida como Iznik.[24]
Imagem 5. Túmulo do Sultão Osman, 1876. Pascal Sebah. Coleção D. Thereza Christina Maria. Fundação Biblioteca Nacional, Brasil. As autoridades otomanas recomendaram que o Imperador visitasse a antiga capital imperial, Bursa. De fato, em Bursa, descobriram os mais antigos monumentos da arte otomana: entre essas obras, encontram-se impressionantes vestígios de peças artísticas importadas da Pérsia. O soberano e seus acompanhantes visitaram várias mesquitas, os mausoléus dos sultões e um tradicional hamame (banho) turco, vivenciando a rica herança cultural da região.[25] Uma das participantes da viagem, a Viscondessa Fonseca Costa, compartilhou suas impressões com a Condessa de Lajes em uma carta datada de 11 de outubro de 1876:[26] "Minha querida amiga, […] Estamos aqui [em Constantinopla] desde o dia 29 de setembro e partiremos para a Grécia no dia 14... Este país [Turquia] é encantador, especialmente a sua entrada; a paisagem se revela aos olhos dos estrangeiros. O país é abençoado com seu clima e fertilidade. Aqui, vê-se mais mulheres nas ruas do que no Egito, mas com os rostos cobertos. Já visitamos o Sultão Otomano [Abdülhamid II], que, por sua vez, veio visitar o Imperador e a Imperatriz [visita de 4 de outubro]. Ele é um jovem de 30 anos, baixo, de pele morena. […] Passam os dias rezando nas mesquitas e jejuando durante o mês do Ramadã. Ouvi dizer que no dia 16 será a sua grande festa de Páscoa [na verdade, trata-se da festividade muçulmana do fim do Ramadã]. Na grande cerimônia, o próprio Sultão sacrificará um cordeiro, mas já não estaremos mais aqui. Os meus melhores cumprimentos, minha amiga e colega, Josefina." Retorno a Istambul Na quinta-feira, 12 de outubro de 1876, Dom Pedro II recebeu, em Pera, Istambul, os membros da Sociedade Filológica Helênica (Hellenic Philologikos Syllogos), incluindo seu presidente, Aristocles Effendi. Em uma visita anterior, no dia 7 de outubro, o Imperador já havia sido recebido calorosamente pelos membros da sociedade, que ressaltaram sua condição de membro honorário desde 1871.[27] Effendi convidou Dom Pedro II para uma reunião, e, em resposta, o Imperador participou da Assembleia Geral em 12 de outubro. Durante o evento, recebeu um exemplar ricamente encadernado com os registros contábeis e publicações da sociedade.[28] As explorações pela cidade continuaram na sexta-feira, 13 de outubro. Às três horas da tarde, a Imperatriz Teresa Cristina visitou o harém do Sultão Abdülhamid II. O Sultão a aguardava ao pé da escadaria, e juntos subiram para o interior do palácio. Naquela noite, Dom Pedro II e a Imperatriz assistiram à apresentação teatral de uma ópera cômica turca em três atos, composta pelo músico armênio Thajadjian. Após o espetáculo, visitaram a Mesquita de Eyüp Sultan, situada próxima ao Chifre de Ouro, estuário que divide o lado europeu da cidade de Istambul. O local abriga o túmulo de Abu Ayyub al-Ansari, companheiro próximo do Profeta Maomé. Já possuidor de um amplo conhecimento sobre o Islã e o Alcorão, Dom Pedro II ficou profundamente impressionado com essas visitas.[29]
Imagem 6. Josefina da Fonseca Costa, Viscondessa de Fonseca Costa, Joaquim Insley Pacheco. Coleção D. Thereza Christina Maria. Fundação Biblioteca Nacional, Brasil. Mais tarde naquela noite, Dom Pedro II foi homenageado em um banquete oficial. De acordo com um artigo publicado no jornal Sabah em 13 de outubro de 1876: “Suas Majestades, o Imperador do Brasil Dom Pedro e a Imperatriz, chegaram ontem pela manhã à nossa cidade, vindos da Prússia, e visitaram alguns locais de Istambul que ainda não haviam conhecido. Segundo informações recebidas, um banquete será oferecido esta noite em sua homenagem no Palácio Imperial.” O artigo destaca que o Imperador e a Imperatriz haviam chegado no dia anterior da Prússia e explorado novas áreas de Istambul antes de participarem do banquete realizado em sua homenagem no mesmo dia de seu retorno. A matéria continua detalhando os próximos compromissos de Dom Pedro II: “Suas Majestades partirão no próximo sábado, visitando Gelibolu (Galípoli), Kale-i Sultaniye (Dardanelos) e Lesbos antes de seguirem para Atenas, onde permanecerão por alguns dias. De lá, viajarão para Rodes e Chipre antes de chegarem a Jerusalém.” As autoridades locais e as personalidades mais influentes da cidade foram informadas sobre a visita imperial. Foi ordenado que o Imperador Dom Pedro II e a Imperatriz Teresa Cristina fossem recebidos com o mais alto respeito durante toda a sua jornada e que toda a hospitalidade necessária lhes fosse providenciada (Sabah, 13 de outubro de 1876). Conclusão A visita de Dom Pedro II e da Imperatriz Teresa Cristina a Istambul em 1876 marcou um ponto crucial nas relações entre o Brasil e o Império Otomano. Essa viagem, além de revelar a profundidade das interações diplomáticas e culturais, representou um esforço consciente para explorar a cultura otomana e fortalecer os laços entre as duas nações. Conforme registrado no diário da Condessa de Barral, a admiração despertada ao assistir aos giros dos dervixes e as orações em Santa Sofia evidenciam o apreço genuíno dos monarcas brasileiros pelas tradições espirituais e artísticas otomanas. Esses encontros não se limitaram à observação passiva, mas fomentaram um diálogo baseado no respeito mútuo, criando uma conexão cultural profunda.
Imagem 7. Efes, 19. Yüzyıl. Coleção D. Thereza Christina Maria. Fundação Biblioteca Nacional, Brasil. Diários, jornais e cartas da época refletem a importância da vida urbana otomana sob o olhar dos membros da realeza brasileira, documentando não apenas os aspectos diplomáticos da visita, mas também a riqueza do intercâmbio entre as duas civilizações. Embora Dom Pedro II tenha chegado a Istambul como um visitante turístico, seu encontro com o Sultão Abdülhamid II destacou a importância diplomática da visita. A viagem fortaleceu o status internacional do Brasil e aumentou o potencial de cooperação entre os dois impérios. Essas interações de alto nível estabeleceram uma base para as futuras relações diplomáticas, preparando o terreno para o aumento das trocas culturais, acadêmicas e econômicas, fundamentadas no Tratado de Amizade, Comércio e Navegação de 1858. Após seu tempo em Istambul, Dom Pedro II embarcou em uma extensa jornada, que incluiu locais como o Estreito de Dardanelos, Esmirna, Éfeso, Atenas, entre outros. Durante sua viagem a bordo do navio Aquila Imperial, ele explorou Chipre, Beirute, as Montanhas do Líbano, a Palestina e o Egito, sendo calorosamente recebido pelas autoridades otomanas e pela população local. Em janeiro de 1877, ele partiu de Alexandria, rumo à Europa e ao Brasil. Em 1891, pouco antes de sua morte, Dom Pedro II deixou uma anotação em seu diário, refletindo sobre seus estudos sobre a língua turca: "Escrevi uma nota sobre o estudo das línguas orientais... Terminei a gramática da língua turca."[30] Mesmo no exílio, ele manteve conexões com figuras como o historiador Vassiff Efendi e o arqueólogo Heinrich Schliemann, que o acompanharam em sua estadia em Istambul. Essas relações demonstram o impacto duradouro de sua experiência no Império Otomano. Suas viagens, interações com as elites locais e estímulo às mudanças culturais entre os dois impérios trouxeram à tona entre os otomanos um interesse crescente pelo Brasil, o que foi amplamente noticiado em jornais otomanos em turco e árabe, refletindo diretamente o impacto do Tratado de Amizade, Comércio e Navegação de 1858. A ênfase de Dom Pedro II e da Imperatriz Teresa Cristina na interação cultural durante a visita ajudou a solidificar vínculos duradouros, estabelecendo uma base para o desenvolvimento positivo da relação entre os dois impérios. Embora o tratado tenha sido revogado em 1912, as conexões estabelecidas durante a visita continuaram a influenciar as relações diplomáticas. Assim, essa jornada não foi apenas um momento histórico, mas também um marco significativo nas relações turco-brasileiras, representando uma importante interseção entre cultura, diplomacia e migração nas políticas de ambos os impérios. [1] O artigo Entre Impérios: A Viagem do Imperador Dom Pedro II e da Imperatriz Teresa Cristina a Istambul em 1876 (originalmente publicado em turco como “İmparatorluklar Arasında: İmparator II. Dom Pedro ve İmparatoriçe Teresa Cristina'nın 1876 İstanbul Yolculuğu”) foi publicado pela primeira vez na edição de janeiro de 2025 da revista História Social (Toplumsal Tarih), nº 373, da Fundação de História de Istambul (Tarih Vakıfı). Este artigo integra o dossiê História do Brasil e Relações Brasil-Otomano, editado por José Rafael Medeiros Coelho e Ege Gutay, que explora as relações históricas entre o Brasil e o Império Otomano, abordando temas diplomáticos, culturais e sociais do século XIX. A reprodução do artigo, em turco e português, foi autorizada pela Fundação de História de Istambul. [2] O nome completo de Dom Pedro II era Pedro de Alcântara João Carlos Leopoldo Salvador Bibiano Francisco Xavier de Paula Leocádio Miguel Gabriel Rafael Gonzaga. [3] Veja Khatlab, Roberto, As viagens de Dom Pedro II. Oriente Médio e África do Norte, 1871 e 1876 (The Travels of Dom Pedro II. Middle East and North Africa, 1871 and 1876 / Dom Pedro II'nin Seyahatleri. Orta Doğu ve Kuzey Afrika, 1871 ve 1876). São Paulo: Editora Benvirá (Saraiva), 2015, p. 359. Versão BD: 1ª edição, Editora Audax, Rio de Janeiro, 2023, e 2ª edição, Editora Dar Saer Mashrek, Líbano, 2024 (em português e inglês). [4] Os diários de viagem e cadernos que detalham a jornada de Dom Pedro II a Beirute em 14 de novembro de 1876, bem como suas viagens pela Síria, Montanhas do Líbano, Palestina e a rota Egito-Sudão, estão preservados em diversos manuscritos. Escritos em português e francês, esses registros abrangem mais de 5 mil páginas documentando suas viagens pelo Brasil e pelo exterior. Atualmente, esses diários estão guardados no Museu Imperial de Petrópolis e, em 2013, foram incluídos no Registro da Memória do Mundo da UNESCO. [5] Antes do Tratado de 1858, os primeiros contatos entre o Império Otomano e a América Latina começaram com a chegada de Ilyās ibn al-Qassis Ḥannā al-Mawṣilī em 1668, revelando o potencial de interação da região com o mundo otomano (Keskin, Bekir. Ilyas Hanna seyahatnamesi: bir Osmanlı tebaasının Güney Amerika yolculuğu 1668-1683. Kitap Yayınevi, 2010). Para informações sobre os primeiros imigrantes otomanos no Brasil, pode-se consultar os trabalhos de Joseph Ibrahim Nehme e Said Ali Ida. Além disso, as obras de Khatlab, Brasilibaneses no Líbano (2024), e fontes como a Brazil-Arab News Agency (ANBA) também oferecem referências relevantes sobre o tema. [6] Essa visita demonstra o impacto do tratado, como mencionado na obra Masaliyat al-Gharīb do imã iraquiano 'Abdurrahman bin Abdullah Al Baghdádi. (Abdurrahman b. Abdullah Bagdadî Efendi, Tercüme-i seyahatnâme-i Brezilya, Kostantiniyye [Constantinopla; Istambul]: Mataa-yi mire, 1288 AH [1871 AD]; Graden, Dale Torston, From Slavery to Freedom in Brazil: Bahia, 1835-1900, Albuquerque: University of New Mexico Press, 2006; Farah, Paulo, Deleite do estrangeiro em tudo o que é espantoso e maravilhoso: estudo de um relato de viagem bagdali, Bibliaspa, São Paulo, 2007; Bercito, D. (2023). Teaching Islam to African Muslims in Brazil: an Ottoman’s Nineteenth-Century Travel Account. International Journal of Latin American Religions, 1-16). [7] À medida que as exportações de café e açúcar do Brasil aumentavam, o interesse do Império Otomano pela região também cresceu, e em 1850, John Samuel foi nomeado o primeiro Cônsul Honorário do Império Otomano no Rio de Janeiro (Arquivos do Primeiro-Ministro do Império Otomano, BOA. R. DVN. MHM., arquivo: 8/A, documento 79); Kutlu, Mehmet Necati, Reflexões sobre as Relações Otomano-Brasileira desde o início até o século XX in Relações Império Otomano – América Latina ao longo do século XX, Centro de Estudios Latinoamericanos, Universidade de Ancara, 2012). [8] Güzeldere, Ekrem Eddy, Brazil-Turkey: Two Emerging Powers Intensify Relations, Funag - Fundação Alexandre de Gusmão, Brasília 2018. [9] O jornal otomano Sabah, publicado em Istambul em 30 de setembro de 1876 (12 Ramazan 1293), relatou a visita de Dom Pedro II e da Imperatriz Dona Teresa Cristina. Este jornal foi arquivado na Coleção Hakkı Tarık Us, na Biblioteca Estadual de Beyazıt, em Istambul. A pesquisa, publicação e tradução foram feitas por Roberto Khatlab em 2022. A imprensa otomana publicou vários relatórios sobre as viagens de Dom Pedro II e da Imperatriz em Istambul. No Brasil, os relatórios foram especialmente destacados no Jornal do Commercio, Rio de Janeiro, entre 2 e 16 de novembro de 1876, e foram arquivados pela Fundação Biblioteca Nacional do Brasil. [10] Sabah. 29 de setembro de 1876. As traduções dos trechos dos jornais foram feitas do turco para o português por José Rafael Medeiros Coelho. [11] Sabah. 1 de outubro de 1876 (13 de Ramazan de 1293). (20 de setembro de 1876, calendário juliano). [12] Diário da Condessa Barral, Biblioteca Brasiliana Guita e José Mindlin, número 22, Universidade de São Paulo (USP), Brasil. A Condessa Luísa Margarida de Barros Portugal (1816, Bahia, Brasil – 1891, Paris, França) atuou como educadora das filhas do Imperador Dom Pedro II e serva da Imperatriz Dona Teresa Cristina. Seu diário, escrito em francês, documenta sua visita a Istambul em 1876. Consulte: Priore, Mary del. Condessa de Barral: a Paixão do Imperador. Editora Objetiva, São Paulo, 2006. [13] Sabah, 3 de outubro de 1876 (15 de Ramazan de 1293). (21 de setembro de 1876, calendário juliano). Dom Pedro II é sempre referido e recebido pelas embaixadas do Império Austro-Húngaro como filho da Arquiduquesa Austríaca e Imperatriz do Brasil, Maria Leopoldina. [14] Condessa de Barral, Diário, 1876. [15] Condessa de Barral, Diário, 1876. [16] Condessa de Barral, Diário, 1876. [17] Jornal do Commercio, 1876. [18] Sabah, 5 de outubro de 1876 (17 Ramazan 1293) (23 de setembro de 1876, calendário juliano). [19] De maneira mais simples: "Sua Majestade o Imperador do Brasil e sua esposa, Sua Majestade a Imperatriz, o Ministro das Relações Exteriores [Safvet Paşa], o Secretário Pessoal do Sultão e o tradutor oficial do governo, Senhor Münir Bey Efendi, realizaram uma conversa com Sua Majestade o Sultão. O Sultão respondeu a esta visita com esses mesmos oficiais. [20] Condessa de Barral, Diário, 1876. [21] Jornal do Commercio, 1876. [22] Jornal do Commercio, 1876. [23] Jornal do Commercio, 1876. [24] Condessa de Barral, Diário, 1876. [25] Jornal do Commercio, 1876. [26] Josefina da Fonseca Costa, Viscondessa de Fonseca Costa, era uma nobre brasileira que servia como dama de companhia da Imperatriz Teresa Cristina. A carta escrita pela Viscondessa de Fonseca Costa para Maria Caetana Eudóxia de Almeida, Condessa de Lajes (1826-1913), foi redigida em 1876, em Istambul. O documento está preservado no Museu Imperial/Ibram/MTur. [27] Exertzoglou, Haris, Εθνική Ταυτότητα στην Κωνσταντινούπολη τον 19ο αιώνα. Ο Ελληνικός Φιλολογικός Σύλλογος Κωνσταντινουπόλεως (1861-1912) [Identidade Nacional em Istambul no Século XIX: A Sociedade Filológica Helênica de Istambul (1861-1912)], Atenas: Polis, 1996. [28] Jornal do Commercio, 1876. [29] Condessa de Barral, Diário, 1876. [30] O diário de Dom Pedro II, 22 de abril de 1888; 27 de fevereiro de 1891; 22 de dezembro de 1890 (manuscrito), Museu Imperial de Petrópolis, Rio de Janeiro, Brasil.
|






